Fındıklı’nın Köyleri: Sadece Sayılar Değil, İnsan Hikâyeleri
Bir ilçenin kaç köyü olduğu ilk bakışta teknik bir veri gibi görünebilir. Ancak bu basit sayıların ardında toplulukların yaşamı, kadınların ve erkeklerin farklı rolleri, gençlerin umutları ve yaşlıların belleği vardır. Fındıklı’nın köyleri üzerine düşünürken, sadece harita ve nüfus kayıtlarını değil; sosyal adalet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliğin bu coğrafyadaki yansımalarını da görmemiz gerekiyor.
Resmî Veri: Kaç Köy Var?
Fındıklı ilçesi, güncel verilere göre 23 köye sahiptir. Bu köyler idari birimlerdir ama aynı zamanda yaşayan, üreten, göç veren ya da göç alan sosyal mekânlardır. Bu sayı durağan bir matematiksel bilgi gibi görünse de, aslında toplumsal eşitsizliklerin ve dayanışmanın gözlemlenebileceği bir zemindir.
Köylerde Kadınların Perspektifi: Empati ve Toplumsal Etki
Kadınların köy yaşamındaki deneyimleri, genellikle “sessiz ama belirleyici” bir rol oynar. Fındıklı köylerinde tarımsal üretim, ev içi emek ve toplumsal dayanışma büyük ölçüde kadınların omuzlarındadır. Onların gözünden köy, sadece üretim birimi değil; çocukların büyüdüğü, geleneklerin korunduğu, duygusal bağların örüldüğü bir alandır. Bu empatik bakış, köyleri birer yaşam laboratuvarına dönüştürür.
Ama aynı zamanda şu soruyu sormak gerekir: Kadınların emeği köyün adını taşıyan resmi kayıtlarda ne kadar görünür? Tarım desteklerinden, karar alma süreçlerine kadar kadınların sesi duyuluyor mu?
Erkeklerin Perspektifi: Çözüm ve Analitik Yaklaşım
Erkeklerin köylere dair yaklaşımı genellikle çözüm odaklıdır: altyapı sorunları, yol yapımı, sulama kanalları, üretim maliyetleri, pazar bağlantıları. Bu analitik bakış, köylerin kalkınması için elbette önemlidir. Ancak tek başına teknik çözümler, sosyal dokuyu onaramaz. Bir köyde yol yapılması kadar, o yolun kadınların sağlık hizmetlerine ulaşımını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı da önemlidir.
Çözüm odaklı bakışın, empatik bir yaklaşımla birleşmesi gerektiği açık. Erkeklerin pragmatik planları, kadınların sosyal etkiyi gözeten sezgileriyle tamamlandığında köyler daha adil ve yaşanabilir bir yer hâline gelir.
Çeşitlilik ve Sosyal Adaletin Köylerdeki Yansıması
Fındıklı’nın köyleri sadece idari birimler değil; Laz kültüründen Gürcü izlerine, farklı inanç biçimlerinden yeni kuşak göçmenlere kadar çeşitliliğin barındığı alanlardır. Bu çeşitlilik, sosyal adaletin sağlanmasında kritik bir noktadır. Kaynakların eşit paylaşımı, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, gençlerin köyde kalabilmesi için yaratılan fırsatlar — bunların hepsi toplumsal adaletin yereldeki sınavıdır.
Peki, 23 köyün tamamı bu hizmetlerden eşit yararlanabiliyor mu? Yoksa bazı köyler merkeze yakın oldukları için avantajlı, diğerleri ise uzak kaldıkları için dezavantajlı mı?
Tartışmayı Açmak: Biz Ne Yapabiliriz?
Köylerin sayısını bilmek, onları anlamak için başlangıçtır. Asıl mesele, bu köylerde yaşayan insanların sesini duymak ve eşitlikçi bir toplumsal düzenin inşasında nasıl rol oynayabileceğimizi düşünmektir. Şu soruları tartışmaya açmak isterim:
– Köylerde kadınların görünmeyen emeği nasıl görünür kılınabilir?
– Erkeklerin çözüm odaklı planlarıyla kadınların empati temelli yaklaşımları nasıl dengelenebilir?
– Çeşitlilik ve farklı kimlikler köy yaşamını zenginleştirirken, sosyal adalet nasıl sağlanabilir?
– 23 köyün tamamı eşit fırsatlara sahip olana kadar biz, şehirde ya da köyde yaşayan bireyler olarak nasıl katkı sunabiliriz?
Sonuç: Sayıları Aşan Bir Hikâye
Fındıklı’nın 23 köyü var. Ancak bu bilgi tek başına bir şey ifade etmez. Asıl önemli olan, bu köylerde yaşayan insanların eşit, adil ve onurlu bir yaşam sürebilmeleri. Köylerin geleceğini tartışmak, yalnızca yerel yönetimlerin değil; hepimizin sorumluluğu. Çünkü köyler sadece geçmişin mirası değil, aynı zamanda geleceğin de ortak yaşam alanlarıdır.
Okuyucuya soruyorum: Sizce Fındıklı’nın köylerinde adalet, eşitlik ve çeşitlilik nasıl güçlendirilebilir?